Türkevi

  • ANASAYFA 
  • FAALİYETLER
  • YAYINLAR
  • PROJELER
  • ARŞİV
  • HAKKIMIZDA
  • FOTO ALBÜM
  • VIDEO
  • İLETİŞİM

60. Amsterdam Tartışmaları Uygurların Dramı

Doğu Türkistan’da Çin rejiminin Uygurlara karşı onyıllardır uyguladığı etnik temizlik ve asimilasyon son zamanlarda Batı medyasında da gündem olmaya başladı. Yakın zaman önce Hollanda’nın en büyük gazetelerinden Trouw konuyu  manşetten verdi. Ayrıca değişik tartışma ve gündem programlarında da Uygurlara yer verilmektedir. Amsterdam Tartışmaları da 60. ve sonuncu oturumunda Uygurların Dramını ele aldı. Tartışmanın konukları Uygur diyasporasından iki genç öğrenci, Alerik Ablikim ve Mirali Seley oldular.  Tartışmada Çin rejiminin Uygurlara karşı yürüttüğü soykırım politikası, dünyanın bu duruma bakışı, İslam dünyasının tavrı, Uygur diyasporası ve Çin’in uzun kolu ele alındı.

Doğu Türkistan’da, kesin nüfus bilinmemekle birlikte 10 milyonun üzerinde Uygur yaşamaktadır. Çin’in asimilasyon, demoğrafik manipülasyon politikaları ve doğruluğu teyit edilemeyen verileri yüzünden kesin bir rakam vermek mümkün değildir. Ayrıca Çin’in Doğu Türkistan’ın işgalinden itibaren yurt dışına gerek sürgün gerekse iltica yoluyla büyük göçler olmuştur. Günümüzde dunyanın değişik bölgelerinde hatırı sayılır bir Uygur diyasporası yaşamaktadır. Şu anda da değişik kaynaklardan elde edilen verilere göre Uygur nüfusun 1/3’i toplama kamplarında yaşamaktadırlar.

Kendi babası da bir toplama kampında olan Alerik Ablikim Uygurların maruz kaldığı muamelerin dünyanın gözü önünde cerayan ettiğini ve maalesef buna karşı hiç bir şey yapılmadığını belirtti. Alerik: “Milyonlarca insan gayri meşru toplama kamplarına atılmakta, yargısız infaz edilmekte, zorla gerek Çin gerekse Batılı şirketlerin fabrikalarında zorla çalıştırılmak gibi bir çok insanlık dışı uygulamaya tabi tutulmaktadırlar. Ayrıca Çin’in diğer bölgelerinden Çinlileri bölgeye yerleştirerek demoğrafik manipülasyon yapmılmaktadır.”

Mirali Seley, geçtiğimiz günlerde de Volkskrant’ta yayınlanan bir makalede, Çinli bir araştırmacının Doğu Türkistan’da yaşayan 612 Uygurdan zorla aldıları kan örneklerinin Erasmus Tıp Merkezinde DNA’sı araştırılıp Uygurların profinilin çıkarıldığının iddia edildiğinı söyledi. Mirali:”‘Helal’ kisvesi altında Uygurlardan zorla alınan organlar Arap ülkelerinde yüksek fiyatlarla pazarlanmaktadır.”

Tüm bu olup bitenlerin kendilerinin nasıl etkilendiği sorusuna verdikleri cevaplar ise 21. Yüzyılda her medeni insanın içini sızlatacak niteliktedir. Alerik öz babasının akıbettinden haberi olmadığını, dolaylı kaynaklardan babasının toplama kampında olduğu bilgisine ulaştığını, ancak kendisine ulaşmanın mümkün olmadığı söyledi. Mirali, Uygur diyasporasının bütün hesaplarının Çin tarafından bloke edildiğini, bu yüzden de internet yoluyla ulaşımın da engellendiğini ve haliyle Doğu Türkistan’daki akrabalarının akıbetinin ne olduğunu bilmediklerini söyledi.

Alerik: “Gerek babamın gerekse diğer Uygurların yaşadıkları bana acı veriyor. Bu durum sadece benim için geçerli değil. Bu her Uygur için geçerli. Herkesin bir babası, bir annesi, kardeşleri var. Hangi Uygurla konuşursanız konuşun aynı hikayeleri duyarsınız.”

Tüm bu olup bitenlere karşı dış dünyanın tutumunun da ele alındığı tartışmada, Batılı bazı ülkelerin konuyu değişik platformlarda gündeme getirip Çin’i kınadığını, ancak İslam ülkeleri yöneticilerinin  meseleye kör ve sağır olduklarının da altı çizıldi. Ekonomik çıkarlar uğruna milyonlarca Uygurun dramına sessiz kalındığı gibi, bazı sözde İslam ülkelerinin de açıkça Çin’i bu politikalarında desteklemektedirler. Alerik: “İslam Ülkelerinin çıkarlarının İslam idealleri ile ayni çizgide olmadığı görülmektedir. Liderler ekeonomik ve askeri çıkarları, İslami ve insani çıkarların üstünde görmektedirler ve ona göre davranmaktadırlar. Ülkelerin politik davranmalarını anlayabilirim, ama insanların böyle telef edilmesini ve bunun görmezden gelinmesini anlamıyorum.”

İslam dünyası liderleri sessiz kalsa da halkın Uygurların maruz kaldığı muameleye kayıtsız kalmadığı, Endenozya ve Türkiye’de büyük kitlelerin bu durumdan duydukları rahatsızlığı yüksek sesle haykırdıklarının da altı çizildi. Konuklar, bu kitlelerin haykırışının zamanla hükümetleri de etkileyeceğini ve Çin’e karşı tavır alınmasına yol açacağını belirttirken, sadece protestoların yeterli olmayacağını, Çin mallarının boykot edilmesi ve Çin’e değişik yollardan sivil baskı yapılmasının da etkili olacağı ifade edildi. Örnek olarak da ünlü futbolcu Mesut Özil’in bir tweet yoluyla meseleye dikkat çekmesi ve Çin yetkilerin bundan duydukları huzursuzluklar gösterildi.

Tartışmada, Birleşmiş Milletler, Uluslararası Af Örgütü, Kızıl Haç gibi örgütlerin, delil toplama ve konuyu gündeme taşıma konusunda etkili oldukları ve bu güçlerini Uygurlar için de kullanmaları gerektiği, eldeki delillerin de genellikle bu tür kurumlar tarafından dışarıya sızdırıldığı da ifade edildi. Aksi takdirde sadece Uygurların meseleye dikkat çekmesiyle bu sorunun çözülemeyeceğini ve Çin’in politikalarını sessiz kalındığı müddetçe de artırarak devam ettireceği iddia edildi.

SOSYAL MEDYADAN BİZİ TAKİP EDİN

  • Facebook
  • RSS Feed
  • Twitter
  • YouTube

Partner kuruluşlar

AVRASYA SİVİL TOPLUM FORUMU

Veyis Güngör Köşe Yazıları

İki Avrupa, iki kutlama ve iki güç gösterisi…

Dün, 9 Mayıs kutlamaları yapıldı. İki ayrı bayram ve iki ayrı Avrupa ile karşı karşıyaydık adeta. Bir tarafta, Moskova’da yani Kızıl Meydan’da Naziler’e karşı kazanılan zaferin kutlaması, diğer tarafta Strasburg’da yapılan ‘Avrupa Günü’ kutlaması. Bilindiği üzere, 9 Mayıs 1945 Sovyet halkının Naziler’e karşı zafer günüyken, 9 Mayıs 1950 tarihi de, Robert Schuman öncülüğünde, Almanya ve […]

Tarihten ders almak ve İkinci Dünya Savaşı

Hollanda, iki yıl aradan sonra, çok görkemli bir şekilde 4 Mayıs’ta vefat edenleri anma ve 5 Mayıs’ta bağımsızlık ve özgürlük günlerini kutladı. Bilindiği üzere Hollanda, 1940 – 1945 yılları arasında Alman nazileri tarafından işgal edilmişti, İşgal sırasında Yahudi vatandaşlar, hiçbir ülkede olmadığı kadar, işgalcılara ihbar edilerek yakalatılmıştı. 77 yıl aradan sonra şimdi yapılan yüzlerce etkinlik, […]

Ramazan’la birlikte Avrupa literatürüne kazandırılan kavramlar

Mübarek ve içinde idrak etmeye muhtaç olduğumuz gizli hakikatlerin de var olduğu bir Ramazan’ın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu bireysel haz ve tecrübenin yanı sıra, bir de Ramazan’ın toplumsal yönü var. Örneğin, Ramazan’ın başlamasıyla birlikte, Hollanda medyasında da oruç ile ilgili haberler, yorumlar ve söyleşiler yayınlandı. Ramazan kültürüne ait bazı kavramlar, tercümeye gerek kalmadan, Avrupa literatürüne […]

Başbakan Rutte’nin Ankara ziyareti ve Hollanda’daki yankıları

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, on yıl gibi uzun bir aradan sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Ankara’da ziyaret etti. Rutte’nin ziyareti, her ne kadar Hollanda medyasında ‘pragmatik bir ilişki’ başlığı ile duyurulsa da, Türkiye’nin Avrupa ve NATO için vazgeçilmez bir partner olduğu bir kez daha dillendirildi. Başbakan Rutte ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buluşması Hollanda medyasında geniş yer […]

Avrupalılar, Avrupa Birliği’ni yeterince bilmiyorlar

Geçen yıl dijital olarak başlatılan, ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansı’ ile ilgili, bu köşede iki ayrı yorum paylaşmıştım. Söz konusu yorumlar, “Avrupa’nın Geleceği Konferansı ve Avrupa Türkleri” ile “Avrupa’nın Geleceği Konferansı üzerine eleştiriler” başlıklarıyla yayınlanmıştı. Konferans başlayalı, dokuz ay oldu. Bu süre içinde söz konusu konferansa 4 milyonu aşkın Avrupa vatandaşı katıldı. Konferansın şimdiye kadar ulaştığı hedeflere […]

Hollanda ve Almanya koalisyon hükümetleri protokollerinde göç ve mülteciler

Hollanda’da 15-17 Mart tarihlerinde genel seçimler yapılmıştı. Seçimden iktidar partisi VVD birinci ve sol liberal D66 parti ikinci büyük parti olarak çıktı. Ülke yönetimine on yıllarca katkıda bulunan Hıristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar oy kaybeden partiler oldular. Aylar süren müzakereler neticesinde, VVD, D66, CDA ve CU partileri anlaştılar ve 271 gün sonra koalisyon hükümeti protokolü […]

Hollanda’da 4’üncü Rutte hükümetinin programında neler var?

Türkevi’nden yeni bir çevrimiçi tartışma programı Amsterdam Tartışmaları ile 60 program gerçekleştiren Hollanda Türkevi Topluluğu, “Gözlem; Hollanda’da Türkevi-Türkevi’nde Hollanda” adlı yeni bir programla faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi. Gözlem programı, pandemiyle birlikte küresel düzeyde değişen şartlara uyum sağlayarak çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İlk programın konusu, Hollanda’da 17 Mart 2021’de yapılan seçimlerden 299 gün sonra kurulan 4’üncü […]

Turkevi.nl © 2023