Türkevi

  • ANASAYFA 
  • FAALİYETLER
  • YAYINLAR
  • PROJELER
  • ARŞİV
  • HAKKIMIZDA
  • FOTO ALBÜM
  • VIDEO
  • İLETİŞİM

Avrupa’da 60 Yıllık göç serüvenimiz ve gelecek perspektifimiz

On gün önce, takip ettiğim bir sosyal medya hesabında (@AnadilimTurkce) şu cümleler paylaşılmıştı: “Türk toplumu olarak Avrupa’da 60 yıllık bir geçmişimiz var. Peki 60 yıl sonra Avrupa’da hâlâ bir Türk toplumundan bahsedebilecek miyiz, yoksa azınlık olarak Batı toplumları içinde eriyip gidecek miyiz?” Bu sorunun devamında aynı hesapta, on dokuzuncu yüzyılda yaşanan Almanların Brezilya’ya Göçünden bahsedilerek, yüzyıl sonra Almanların, kendi dernek ve vakıflarını kurmalarına rağmen, Brezilya’da asimile olup, genç nesillerin kendi dillerini dahi konuşamadıkları belirtilmekteydi.

Bu paylaşım, Avrupa’da geçen 60 yıllık göç hikayemiz üzerinde düşünmemi sağladı. Sadece üç, dört nesil boyunca tecrübe ettiğimiz göç hikayemizi muhasebe etmekle yetinmeyip, aynı zamanda, Avrupa Türk toplumunun gelecekteki konumu üzerine de, yeniden düşünmeme neden oldu. Çok önemli, bir o kadar da hayati olan bu sorunun, yani ‘Yüz yıl sonra, Avrupa’da eriyip gidecek miyiz?’ sorusuna cevabımı, yazının sonuna bırakıyorum.

Şimdi öncelikle, Avrupa’da geride bıraktığımız 60 yıllık, göç hikayemizi değerlendirirken, bizi tanımlayan kavramlardan başlamak istiyorum.
Biz, on yıllardır, Türkiye tarafından ‘Gurbetciler, Almancılar, Avrupalılar, yurt dışı Türkler ve Türk diasporası’ gibi deyimlerle, Avrupa’daki karar vericiler ve bilim üretenler tarafından ise ‘Misafir işçiler, Akdeniz ülkelerinden gelenler işçiler, yabancılar, azınlıklar, Avrupa Müslümanları ve Türk kökenli Almanlar, Türk kökenli Hollandalılar, Türk kökenli Belçikalılar’ gibi sürekli değişen kavramlarla adlandırıldık. Bu çok farklı tanımlamaların yanısıra, biz de kendimize, “Türkiyeliler, Avrupa Türkleri, Avrupalı Türkler” deyimlerini daha uygun bulduk.

Son 60 yılda, Avrupa Türklerinin sosyolojisine genel olarak baktığımızda, göçün ikinci devresi sayılabilecek aile birleşimiyle birlikte ortaya çıkan ve farklı ihtiyaçların karşılanması doğrultusunda bir kurumlaşma süreci yaşandığı görmekteyiz. Siyasi, dini, sosyal, kültürel, sportif ve diğer alanlarda hızlı bir şekilde ve çok sayıda gönüllü kuruluşun oluşmasıyla sivil toplum diyebileceğimiz süreçler hayata geçirilmiştir. Farklı alanlada 50 yıl önce başlayan bu yapılanma, günümüzde de varlığını, (yer yer zayıflamasına rağmen), devam ettirmektedir. Bu sürece, yeni ihtiyaçların karşılanması için yeni kurum ve kuruluşlar, yapılar eklenmektedir.

Milletler tarihinde oldukca kısa sayılabilecek bir zaman birimi içinde, Avrupa Türklerinin göç tarihinin ikinci yarısında başlayan siyasi katılım süreci, farklı yönetim organlarında temsil edilmesiyle devam etmektedir. Siyasi katılım süreciyle eş anlamlı olarak başlayan ve kalitesini her geçen gün daha da artırarak devam eden girişimcilik ve ekonomik sorumluluk, yine göç tarihimizin önemli başarı alanlarındandır. Eğitim, sanat, kültür, spor, sağlık ve diğer alanlarda da Avrupa Türklerinin bireysel başarıları, geride bıraktığımız 60 yıllık göç tarihimizin onurlu sayfaları olarak görülebilir.

Bütün bu gelişme ve sosyolojik değişim, aynı zamanda Avrupa Türk orta sınıfının oluşmasını beraberinde getirmiştir.

Avrupa ülkelerinin, sık sık değişikliğe uğratarak, uygulamaya çalıştıkları ve tartışması hâlâ bitmeyen ‘entegrasyon’ meselesinde, kanaatime göre Avrupa Türkleri başarılıdırlar. Kendi kültür değerlerini koruyarak, toplumda yerlerini alan, içinde yaşadıkları ülkenin dilini bilen, siyasi sorumluk alan ve bir çok alanda başarılı olan Avrupa Türkleri, genel anlamda uyum sağlamışlardır.

Bu kısa genel değerlendirmeden sonra, Avrupa Türklerinin gelecek on yıllarda, Avrupa’da Müslüman Türk olarak varlıklarını devam ettirebilmeleri için, sık sık tekrar ettiğimiz, gelecek pespektifine kısaca değinebiliriz.

Avrupa Türkleri için bir gelecek perspektifinin öz formülünü şu şekilde ifade edebiliriz:
Avrupa’da yeni bir dil, yeni bir kimlik ve yeni bir gelecek perspektifi için, ortak akıl geliştirilmeli. Bu yeni dil ve ortak akıl, 60 yıllık göç tecrübemiz üzerine oturmalıdır. Türklerin tarih sahnesine çıktıkları günden bu yana geliştirdikleri Allah-insan-tabiat ilişkisi, Türkistan ve Anadolu insan tasavvuru ile birlikte Endülüs ve Balkan Müslümanlarının tecrübeleri de bu yeni dil ve ortak akıl için önemli bir kaynaktır. Bunlara eklenecek olan bir başka sütun ise, içinde yaşadığımız Avrupa kültür tarihi bilincidir. Avrupa Türklerinin varlıklarının devam ettirilmelerinde, hiç şüphesiz, Türk Dünyası ile olan çok yönlü ilişkileri de önemli rol oynayacaktır.

Son olarak, yazının başında sorulanın cevabı, yukarıda verilmeye çalışıldı. Ancak çok açık bir cevap vermek gerekirse: ‘Yüz yıl sonra, Avrupa’da eriyip gidecek miyiz?’  sorusuna cevap olarak, ‘Evet, Avrupa Türkleri yüz yıl sonra da, kimliklerini koruyarak, Türk dünyasıyla iyi ilişkiler içinde, Avrupa’nın bir parçası olarak varlıklarını devam ettireceklerdir.’ diyebilirim.

Veyis Güngör
20 Kasım 2021

Doğuş Gazetesi, 27 Kasım 2021

SOSYAL MEDYADAN BİZİ TAKİP EDİN

  • Facebook
  • RSS Feed
  • Twitter
  • YouTube

Partner kuruluşlar

AVRASYA SİVİL TOPLUM FORUMU

Veyis Güngör Köşe Yazıları

İki Avrupa, iki kutlama ve iki güç gösterisi…

Dün, 9 Mayıs kutlamaları yapıldı. İki ayrı bayram ve iki ayrı Avrupa ile karşı karşıyaydık adeta. Bir tarafta, Moskova’da yani Kızıl Meydan’da Naziler’e karşı kazanılan zaferin kutlaması, diğer tarafta Strasburg’da yapılan ‘Avrupa Günü’ kutlaması. Bilindiği üzere, 9 Mayıs 1945 Sovyet halkının Naziler’e karşı zafer günüyken, 9 Mayıs 1950 tarihi de, Robert Schuman öncülüğünde, Almanya ve […]

Tarihten ders almak ve İkinci Dünya Savaşı

Hollanda, iki yıl aradan sonra, çok görkemli bir şekilde 4 Mayıs’ta vefat edenleri anma ve 5 Mayıs’ta bağımsızlık ve özgürlük günlerini kutladı. Bilindiği üzere Hollanda, 1940 – 1945 yılları arasında Alman nazileri tarafından işgal edilmişti, İşgal sırasında Yahudi vatandaşlar, hiçbir ülkede olmadığı kadar, işgalcılara ihbar edilerek yakalatılmıştı. 77 yıl aradan sonra şimdi yapılan yüzlerce etkinlik, […]

Ramazan’la birlikte Avrupa literatürüne kazandırılan kavramlar

Mübarek ve içinde idrak etmeye muhtaç olduğumuz gizli hakikatlerin de var olduğu bir Ramazan’ın sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu bireysel haz ve tecrübenin yanı sıra, bir de Ramazan’ın toplumsal yönü var. Örneğin, Ramazan’ın başlamasıyla birlikte, Hollanda medyasında da oruç ile ilgili haberler, yorumlar ve söyleşiler yayınlandı. Ramazan kültürüne ait bazı kavramlar, tercümeye gerek kalmadan, Avrupa literatürüne […]

Başbakan Rutte’nin Ankara ziyareti ve Hollanda’daki yankıları

Hollanda Başbakanı Mark Rutte, on yıl gibi uzun bir aradan sonra, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Ankara’da ziyaret etti. Rutte’nin ziyareti, her ne kadar Hollanda medyasında ‘pragmatik bir ilişki’ başlığı ile duyurulsa da, Türkiye’nin Avrupa ve NATO için vazgeçilmez bir partner olduğu bir kez daha dillendirildi. Başbakan Rutte ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın buluşması Hollanda medyasında geniş yer […]

Avrupalılar, Avrupa Birliği’ni yeterince bilmiyorlar

Geçen yıl dijital olarak başlatılan, ‘Avrupa’nın Geleceği Konferansı’ ile ilgili, bu köşede iki ayrı yorum paylaşmıştım. Söz konusu yorumlar, “Avrupa’nın Geleceği Konferansı ve Avrupa Türkleri” ile “Avrupa’nın Geleceği Konferansı üzerine eleştiriler” başlıklarıyla yayınlanmıştı. Konferans başlayalı, dokuz ay oldu. Bu süre içinde söz konusu konferansa 4 milyonu aşkın Avrupa vatandaşı katıldı. Konferansın şimdiye kadar ulaştığı hedeflere […]

Hollanda ve Almanya koalisyon hükümetleri protokollerinde göç ve mülteciler

Hollanda’da 15-17 Mart tarihlerinde genel seçimler yapılmıştı. Seçimden iktidar partisi VVD birinci ve sol liberal D66 parti ikinci büyük parti olarak çıktı. Ülke yönetimine on yıllarca katkıda bulunan Hıristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar oy kaybeden partiler oldular. Aylar süren müzakereler neticesinde, VVD, D66, CDA ve CU partileri anlaştılar ve 271 gün sonra koalisyon hükümeti protokolü […]

Hollanda’da 4’üncü Rutte hükümetinin programında neler var?

Türkevi’nden yeni bir çevrimiçi tartışma programı Amsterdam Tartışmaları ile 60 program gerçekleştiren Hollanda Türkevi Topluluğu, “Gözlem; Hollanda’da Türkevi-Türkevi’nde Hollanda” adlı yeni bir programla faaliyetlerine bir yenisini daha ekledi. Gözlem programı, pandemiyle birlikte küresel düzeyde değişen şartlara uyum sağlayarak çevrimiçi olarak gerçekleştirildi. İlk programın konusu, Hollanda’da 17 Mart 2021’de yapılan seçimlerden 299 gün sonra kurulan 4’üncü […]

Turkevi.nl © 2023