MakalelerTürk Dünyası Yaz Okulu’nun dördüncüsü başladıDevamı...
38°C
05/12/2024

Hollanda ve Almanya koalisyon hükümetleri protokollerinde göç ve mülteciler

  • Nisan 25, 2022
  • 10 min read
Hollanda ve Almanya koalisyon hükümetleri protokollerinde göç ve mülteciler

Hollanda’da 15-17 Mart tarihlerinde genel seçimler yapılmıştı. Seçimden iktidar partisi VVD birinci ve sol liberal D66 parti ikinci büyük parti olarak çıktı. Ülke yönetimine on yıllarca katkıda bulunan Hıristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar oy kaybeden partiler oldular. Aylar süren müzakereler neticesinde, VVD, D66, CDA ve CU partileri anlaştılar ve 271 gün sonra koalisyon hükümeti protokolü açıklandı. Hükümeti kurma görevi VVD partisinde eski başbakan Mark Rutte’ye verildi.

Almanya’da da 26 Eylül tarihinde seçimler yapılmıştı. Seçimlerden Sosyal Demokratlar yüzde 25,7 ile birinci parti olarak çıkarken, uzun dönemdir ülkeyi yöneten Merkel’in partisi Hıristiyan Demokratlar ise yüzde 24,1 ile ikinci parti oldular. Müzakerelerin iki ay gibi kısa bir süre sürdüğü Almanya’da, Sosyal Demokrat Olaf Scholz liderliğinde, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti desteğiyle koalisyon hükümeti kuruldu.

Bu makalede, Hollanda koalisyon hükümeti protokolünde yer alan ana konular ve göç politikası, Almanya hükümeti koalisyon anlaşmasında yer alan göç konusuna kısaca değinilecektir. Bu makalede ayrıca, 2021 yılının son Avrupa Birliği liderler zirvesi notlarına işaret edilerek, Avrupa Birliği düzeyinde göç politikası tartışmalarına da yer verilecektir.

Vergi dairelerinde yapılan ayırımcılık nedeniyle 15 Ocak 2021’de istifa eden 3. Rutte hükümeti, aynı ortaklarla, 2022’in Ocak ayında, 4. Rutte hükümetiyle yola devam edecek.
4 partili koalisyon hükümetinin açıkladığı protokolde, yeni yatırım alanları olarak iklim, güvenlik, konut, çocuk bakımı, eğitim ve burslar öne çıktı. Kültür işlerine de milyonlar ayrıldı. Sağlık alanında yapılan kısıtlama ise dikkat çekti. Dört yıl önce, 3. Rutte hükümeti “Köprüler kuralım” sloganıyla yola çıkmıştı. Bu sefer, 4. Rutte hükümeti “Birbirimize sahip çıkarak ve geleceğe bakalım” sloganıyla yola devam edecek.

Yeni hükümet, 2030 yılına kadar hedeflenen CO2’nin yüzde 60 azaltılmasıyla, çocukların daha temiz havada, daha temiz bir dünyada yaşamalarını hedefliyor. Güneş enerjisine, deniz, çatı ve yeşil hidrojene daha fazla yatırım, daha fazla tabiat, daha az büyük hayvan ahırı ve dolayısıyla daha az nitrojen emisyonu, hükümetin iklim politikalarını arasında yer almakta.

Her yıl 100.000 yeni konut yapmayı, öğrenciler, yeni başlayanlar ve orta hal gelirlilere daha fazla ilgi, yeşil semtlerde ödenebilir konutlar, sosyal kiralık konutların restorasyonuna daha fazla bütçe, daha güvenli bir mahalle gibi konut politikaları da yeni hükümetin paketinde yer alıyor.

Çocuk bakımlarının neredeyse bedava olması, okul öncesi eğitimin iyileştirilmesi, ilkokul öğretmenlerinin maaşlarının yükseltilmesi, sınıflarda çocuk sayısının azaltılması, öğrencilere yeni burs yönetmeliği, araştırma ve bilim için ek bütçenin ayrılması da yeni hükümetin eğitim alanında yapacakları arasında yer almakta.

Müzakerelerinin yedi ay gibi, uzun bir vakit aldığı 4. Rutte hükümetinin ilan edilmesi, Hollanda siyasi tarihinde en uzun hükümet kurma müzakereleri şampiyonluğuna ulaşmış durumda. Müzakerelerin uzamasında, tarafların en çok zorlandığı iki konu gözlerden kaçmadı. Koalisyon ortakları, örneğin D66 ve CU partileri, ‘tıbbi ahlaki yaklaşım’ konusunda farklı düşündüklerini, kamuoyundan da gizlemediler. Partilerin bu ve benzer konular hakkındaki görüş ayrılıkları ve tartışmaları, koalisyon müzakerelerini yer yer durdurdu. Sol liberal parti D66 ile katı Hıristiyan CU partisi arasında yaşanan tıbbi-ahlak yaklaşımı, oldukça hassas bir konuydu. Aynı tartışma dört yıl önce de yaşanmıştı. Embriyo yasasının genişletilmesinde iki parti arasında yaşanan tartışma ve fikir ayrılığı, kamuoyunun hafızasında canlılığını korumaktadır.

Diğer taraftan, göç ve mülteciler, 4. Rutte koalisyon hükümeti müzakerelerinde en çok tartışılan konular arasında yer aldı. Ancak bu defa, tıbbi-ahlak yaklaşımı konusunda ters düşen D66 ve CU partileri, göç meselesinde birlikte hareket ettiler. Koalisyon ortağı dört parti, göç ve mülteciler konusunda daha kolaylaştırıcı bir yöntem takip edilmesi, istenmeyen göç akımına karşı mücadele vermek, düzensiz göç ve beraberinde gelen insan tacirliği ile mücadele etmek, konularında anlaştılar. Bu alanda mücadele etmek için uluslararası sözleşmeler doğrultusunda, Avrupa Birliği sınırlarının korunması ve güçlendirilmesinde, AB üyesi ülkelerle birlikte hareket edilerek, gerekirse AB göç politikası çerçevesinde, Türkiye ile yapılan göç anlaşması gibi, üçüncü ülkelerle birlikte çalışmalar yapılacak.

Hükümetin ortaklık protokolü açıklandıktan sonra, hükümet ortağı D66 partisinin web sitesinde, yeni hükümetin göç politikası üzerine özet olarak şu bilgi yayınlandı:
“Kabine, insani ve etkili bir göç politikası takip edecektir. Bundan böyle, çatışmalı bölgelerden yıl bazında 500 mülteci yerine 900 mülteci kabul edeceğiz. Bu insanların yaşam şartlarını iyileştireceğiz. Kabul süresi hızlandırılacak. Çocuklara daha da önem verilecek. Gelecek vadeden mültecilere daha hızlı iş imkanı sağlanacak…
Avrupa düzeyinde yasal iş gücü göçü için daha çok çalışacağız”.

Almanya’da aralık ayının ikinci haftasında göreve başlayan SPD, FDP ve Yeşiller hükümeti, göç ve entegrasyon politikasında yeni bir başlangıç yapmak ve bir paradigma değişikliğine gitmek istiyor. Hollanda’nın sağ ve liberal kabinesine kıyasla daha sol bir Alman kabinesinin, özellikle Yeşillerden Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’ın göç ve mülteciler konusunda yapacakları, büyük merak konusu. Kaldı ki, Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, ayağının tozuyla, hükümet ilan edilir edilmez, Paris, Brüksel ve Varşova’yı içine alan bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Bu çalışma ziyareti oldukça stratejik bir çıkış olup, Almanya’da yeni kurulan hükümet protokolünde yer alan ‘Federal bir Avrupa devletine doğru, daha fazla gelişme’, ortaklık fikrinin bir gereğidir.
Almanya’nın yeni göç politikasında, Hollanda gibi sayılar, yılda şu kadar mülteci ve göçmen alacağız yerine, ‘Denizlerde boğularak ölenlerin önlenmesi anayasal bir zorunluluk olmakla birlikte aynı zamanda bir medeniyet meselesidir. Denizlerde, insanları kurtaran sivil hareketler yasaklanamaz’ cümleleri yer almaktadır. Daha net bir cümle ise şöyle: ‘Hükümet ve Avrupa Birliği, göçmenlerin bu vahim şartları karşısında ipi birlikte göğüslemeleri gerektirir’.

Emekli öğretim görevlisi ve Avrupa’da bilginin dolaşımı uzmanı Jos van Dijk’e göre, Almanya hükümeti protokolünde çok net ve açık bir şekilde göç ve mülteciler politikası açıklanırken, Hollanda ise, göçün doğuracağı zorluklardan, getireceği tehditlerden söz edilmektedir. Büyük göç hareketlerinin, komşu ülkelerle birlikte çalışarak yönetilmesini, sınırlarda güvenliğin arttırılmasını salık veren Hollanda, göç ve mülteciler hakkında Almanlar kadar net ve açık değiller.

Göç ve mülteciler, Hollanda ve Almanya hükümetleri yanı sıra, Avrupa Birliği’nin de gündemini meşgul ediyor. Aralık ayında yapılan 2021 yılının son Avrupa liderler zirvesinde, her ne kadar Rusya ve Ukrayna meselesi ana konuyu oluştursa da, göç ve mülteci meselesi de bir o kadar önem arz etmekte. Aylardır Beyaz Rusya topraklarında, Polonya sınırına dayanan dört bine yakın mülteci, çok ağır şartlar altında Avrupa’ya geçmek istiyorlar. Orta Doğu ve Türkiye başta olmak üzere, hava yoluyla Minsk’e gelen ve bir şekilde Polonya sınırına dayanan göçmenler, geçtiğimiz aylarda AB ile Beyaz Rusya yönetimi arasında adeta bir güç yarışında araç olarak kullanıldılar. Brüksel’de yapılan aralık ayı liderler zirvesinde, liderler çoğunlukla, ‘göçmenlerin etkin bir şekilde geldikleri ülkelere geri gönderilmeleri’ yönünde görüş bildirdiler. Oysa, Brüksel’in tanınmış düşünce kuruluşu ‘Avrupa Dostları’nın kurucusu olan Giles Merritt, göç ve mülteciler meselesinde, liderlerle tamamen farklı düşünüyor. Merritt’e göre, Avrupa hem şimdi hem gelecek yıllarda, 2050 yılına kadar iş gücüne ihtiyaç duyacak. Brüksel’in ve liderlerin kafalarını tamamen kuma gömdüklerini belirten Merritt, ‘Gazete ilanlarına bakınız, sadece gastronomide değil her alanda, AB planlarının hepsinde işçi sıkıntısı yaşayan Avrupa, sadece yeşil planın hayata geçirilmesinde bile 160.000 insana ihtiyaç duyacak’ diyor. “Avrupa demografik intiharla meşgul” diyen Merritt, geçen yıl yayınlanan, People Power: Why We Need More Migrants” adlı son kitabında, “Avrupa’nın bir seçim yapmak zorunda olduğunu, ya büyük ekonomik sorunlarla karşılaşacak, ya da büyük sayıda göçmenin Avrupa’da gelmesine izin verip, onlara ev, eğitim ve iş imkanı sağlayarak, geleceğini kurtaracak” ifadelerine yer veriyor.

Göç ve mülteciler meselesi, yeni kurulan Hollanda hükümeti protokolünde ve yeni göreve başlayan Almanya hükümetinin de gündeminde yer almaya devam edecek.
Göç ve mülteciler meselesi aynı zaman da, Avrupa Birliği liderlerinin ve Avrupa düşünürlerinin de gündeminde yer alıyor. Hatta, Avrupa Birliği, üye ülkelerinin komşu ülkelerle ilişkilerini de etkiliyor. Her ne kadar, göçmenler meselesinde, Avrupa karar vericileri ile düşünce insanları arasında fikir ayrılığı ya da birbirine zıt düşünceler olsa da, önümüzdeki on yıllarda, Avrupa’nın ve komşu ülkelerin gündeminde ‘göç ve mülteciler’ konusu yer almaya devam edecektir.
En son, Beyaz Rusya-Polonya/Avrupa Birliği arasında yaşanan mülteci krizinde de açıkça görüldüğü üzere, Türkiye, göç ve mülteciler sorununda rol oynamaya, önemli bir aktör olmaya devam edecektir. Mesele, Almanya hükümeti protokolünde yer alan, ‘denizlerde ölümle karşı karşıya kalanların kurtarılması bir medeniyet meselesidir’ cümlesinin, ivedilikle hayata geçirilmesidir.

Veyis Güngör
25 Aralık 2021, REFERANS Dergisi, 65. Sayı

 

Kaynakça:

Van Dijk., J. (2021) ‘Scholz en Rutte over migratie en Europa’, https://sargasso.nl/scholz-en-rutte-over-migratie-en-europa/ 17 december 2021.

D66, ‘Samenvatting regeerakkoord’, https://d66.nl/regeerakkoord/samenvatting-regeerakkoord/ 17 december 2021.

Presentatie coalitieakkoord: ethisch vraagstuk en migratie blijven struikelblok, https://www.nu.nl/formatie-2021/6173137/presentatie-coalitieakkoord-ethisch-vraagstuk-en-migratie-blijven-struikelblok.html 15-12-2021.

 

Abels., R. (2021) ‘Laat alsjeblieft meer migranten toe in Europa, we hebben ze nodig’, Trouw Gazetesi, de Vierdieping, 21 december 2021, 09:55 s. 1, 2, 3.

 

 

About Author

Veyis Gungor

Drs. Veyis Güngör is geboren in 1962 in Konya, Akören. De basisschool en de middenschool volgde hij in Akören en het lyceum deed hij in Konya. In augustus 1980 is hij in het kader van gezinshereniging naar Nederland verhuisd. In 1984 begon hij zijn studie aan de Universiteit van Amsterdam, Faculteit Pedagogische Wetenschappen.